Saturday 21 July 2012

BİR PR UTANCI: POLAT TOWER YANGINI


Hepimizin geçtiğimiz günlerde yakından takip ettiği gibi, Avrupa'nın ennn yüksek konut binası olan Beşiktaş'taki 42 katlı Polat Tower alev alev yandı. Dış cephedeki klimalardan çıktığı tespit edilen yangın pek çok tartışmaya da meydan verdi. Özellikle binanın "akıllı yangın söndürme sistemi" ile donatılmış olup, yangın sonrası bu özelliğinin vurgulanması tartışmaların ana malzemesi oldu.

Gökdelenin, sahip olduğu -yangının daha büyük bir faciaya yol açmasını önleyici- "akıllı teknoloji" ye rağmen gazeteciler tarafından gene de pek çok eleştiriye maruz kalması;

Bence çok yerinde; fakat
Bazılarınca bir "muhalefet klasiği"

Sorun da burada başlıyor. Ortada muhalefet olmaya dair yerleşmiş, olumsuz bir algı var. Bu algı, siyaseti içine alan ya da almayan her türlü mecrada kendisini gösteriyor. Şöyle ki; iktidar iyi ya da kötü ne yaparsa yapsın, illa ki bir eleştiriye maruz kalacağı ritüeli insanların beyninde o kadar yerleşik ki, iktidarı ya da siyaseti içine almayan durumlarda dahi, yapılan eleştirilere doğrudan "yıkıcı, yıldırıcı ve kasti" eleştiriler gözüyle bakılıyor. Her akşam ana haber bültenlerinde (hem de on yıllardan beri) siyasilerin birbirilerini bilinçsizce eleştirmelerini izleyip bunları bir de eve gelen misafirle, kapı önünde esnafla, otobüsteki yol arkadaşıyla konuşmak ve ister istemez koyu ve bilinçten yoksun bir şekilde taraf tutmak, şahit olduğumuz bütün bu eleştiri sistemini istemsizce günlük hayatımıza da yansıtmamıza yol açmakta. Yani zaman geçti, herkes birbirini sadece eleştirdi, bu da yalnızca güzelim "eleştiri" kelimesinin adının çıkmasına yol açtı, eleştirinin çok anlamlılığı yerini tek yönlü bir eleştiri anlayışına bıraktı: "Yıldırma Politikası".

Hal böyle olunca da, yapılan onca eleştirinin arasından haklı olanları, haksız olanların arasında kaynayıp gitti. Bu durum elbette en çok eleştirilenlerin işine yaradı. Sürekli eleştiriliyor olmanın üzerlerinde yarattığı mağduriyeti kullananlar yapılan eleştirilerden rant sağlama yoluna gidip çok bilinçli olmayan bir PR anlayışına başvurdular, milyonları arkalarına aldılar ve artık eleştirildikleri için haklıydılar.

Birazdan aşağıda, Polat Tower yangınında, yangının çıkış sebebi üzerine odaklanılması gerektiğine vurgu yapan Sözcü Gazetesi Yazarı Necati Doğru'nun dünkü yazısını paylaşacağım. Kendisi, 42 katlı gökdelene uyarlanan yüksek bütçeli akıllı yazılımı ironik bir şekilde eleştiriyor. Bir bakıma, bu akıllı sistem olmasaydı yangının daha feci sonuçlara yol açabileceği gerçeğini reddediyor gibi yapıyor bunu.
Öyle değil ama işte.

Önümüzde sicili, rezaletlik yönünden dünya sıralamasında ilk sıralarda yer alan bir ülke duruyorsa, faciasız geçirilen her bir günde adeta bir bayram havası yaşanıyorsa, en önemlisi de bütün bunlar büyük ya da küçük ihmaller yüzünden meydana geliyorsa, meydana gelen yeni bir faciada illa ki olumlu bir taraf aramak artık aptallığa girer.  Daha geçenlerde vatandaşını kurtarayım derken vinç operatörüyle kafasını koparan, ne bileyim, köprü çalışması esnasında adeta bindiği dalı kesercesine koca köprüyü alaşağı eden, derelerin yatağına evler kuran, levhasız yollar yüzünden trafikte binlerce can alan.... vee saireee ülke, sanki burası değilmiş gibi bir de facialardan güzel çıkarımlar yapmamız isteniyor. Hala arsızca bekleniyor!

Velhasıl, insanların uzaya gittiği bir çağda koca bir gökdelende en olması gereken şey "Koca Yusuf Merdiveni" var diye, 52 katın barındıracağı çok sayıdaki insanı bir zahmet korumak için akıllısıymış, bilginiymiş, ileri bir teknoloji kullanıldı diye çıkan bir facia ile övünmek, üstüne bir de Polat Tower reklamı yapmak fazla etik dışı.

Şimdi sözü iyisi mi Necati Doğru'nun, Polat Tower yangını olayını bir PR utancıyla ilişkilendirdiği dünkü yazısına bırakayım.

Sevgiler


"
BİNA AKILLI! KLİMA APTAL!

Hem kendini yaktı, hem de kendini söndürdü. Bu kadar akıl değme insanda bile yok.
İtfaiye gibi Tower.
Tower ne demekse!
Göğü delen diktörgen diyelim.
Kesin akıl küpü.
Yangını gördü.
İçeriye hava bastı.
Dumanı dağıttı.
Fulya Deresi’nin çukurundan İstanbul’un göğüne doğru 152 metre 10 santim yükselen akıl küpü bina, 152 metredeki en ucundan Marmara çırası gibi tutuşup kara ve gri dumanlar soluyarak dışından alev alev yanmaya başladığında içinde oturan şanslı insanlar, sanki Büyük Ada’ya gezmeye gidiyorlarmış gibi yangın merdivenlerinden inip sokağa kalabalığa karıştılar.
Akıllı bina!
1500 canı kurtardı.

Bunu tek başına yaptı.
İtfaiye 7 dakika içinde geldi fakat itfaiyeciler, kapkara dumanlı alevlerin arasına cesur ve fedakar dalıp kurtaracak insan bulamadı. Sadece akıllı binanın dış cephesindeki yangına, “ İtfaiyenin Kocayusuf adlı merdivenine” tutunup başarıyla su sıktılar. Tover sakini hiçbir insanın, hayvanın, çiceğin kılına zarar gelmedi sadece 1 itfaiye eri, “akıllı dumana su sıkarken” zehirlenip hastaneye kaldırıldı.
İtfaiye eri nede olsa bir insan.
Akıllı bina gibi kusursuz olamaz!
 
Gökdelendeki cins ev köpekleri, apartman kedileri, kafeslerinde muhabbet kuşları,“binalarının dışardan akıllı akıllı yandığını” hiç fark etmediler. Binaya “kendini söndürme ve tek başına 1500 canı kurtarma” aklını veren XLS 100 denilen sistemdi. Tower’in sahipleri bu sistemin yazılımı için 6 milyon dolar ödemiş, binayı akıllı yapmışlardı.
Sistem dumanı anında algıladı.
Isıyı anında hissetti.
İnsandan daha ferasetliydi. Daha çabuk seziyor her katta, dumanların, alevlerin yakınlığına göre, farklı anonslar yaptı. Aydınlatma ünitesini o çalıştırdı. Doğal gaz akışını o kesti. Turnikeleri o serbest bıraktı. Otoparklardaki bariyerleri o kaldırdı. Duman damperlerini o çalıştırdı, çatıdaki fanları devreye sokup, dumanı o emdi.

İzeledik, gözle görduk.
Bina akıllı. Klima aptal.
Piar şirketine helal olsun!
Dışişleri Bakanı uyansın.
Davutoğlu, piar yani halkla ilişkiler nasıl yapılır örnek alsın. Bu piar şirketi ile anlaşsın. Uçağımızın vurulmasından “Türkiye’mize bir başarı öyküsünü” de bu piarcılar sayesinde iktidar partisi çıkartsın. Piarcıların gücü, bütün medyayı yönlendirdi. 2 gün boyunca yangının hangi sebeple çıktığını değil “binanın dahi derecesindeki akıl gücü” anlatıldı.
Binayı öve öve bitiremediler.
Yangından reklam çıkarttılar.
Evi olmayanlar, “akıllı binadan daire almayı”  evi olanlar da “satıp akıllı binaya taşınmayı” düşünmeye başladılar. Akıllarına, “bu akıllı, güçlü bina,  zavallı bir klimanın çıkaracağı yangını niçin akıl edemedi?” diye sormak gelmedi.
Towerciler müthiş.
Şişli Fulya’dan Maslak’a; 42 katlı-52 katlı-62 katlı, “parsele özel imar planı” ile  yüksek rantlı 20 tane “akıllı tower” dikmiş işadamları. Bir sersem klimanın sebep olduğu yangının müşteri kaçırmasına izin vermezler, vermediler. Zaten konut sektörü balonlu durumlar yaşıyor! "


No comments:

Post a Comment