Kültürler arası farkın iş dünyasında ne derece önemli olduğunu söylemeye gerek yok. Söz konusu uluslar arası ilişkiler olunca, her kuruluşun farklı bölgelere göre tasarlamak zorunda olduğu farklı stratejiler devreye giriyor. Bir markanın Türkiye’de uygulayacağı politikaları ile çok farklı bir kültüre sahip Çin gibi bir ülkede uygulayacağı politikalar aynı olamaz. Olmamak zorunda.
Buradan yola çıkarak, LosAngeles Times’ın,
Çin kültürü ile marka stratejileri arasındaki ilişkiyi KFC markasını ele alarak
anlatan 3 kitap ile ilgili yaptığı habere yer vermek istedim. Sözü edilen kitapların
orjinal isimleri, Tom Doctoroff tarafından yazılan “ What Chinese Want:
Culture, Communism and China'sModern Consumer”, Shaun Rein tarafından
yazılan "The End of Cheap China: Economic and Cultural Trends That Will
Disrupt the World" ve Mary Bergstrom tarafından yazılan "All Eyes
East: Lessons From the Front Lines of Marketing to China'sYouth"
.
“
Kitaplarda, KFC’nin örnek olay olarak
incelenmesinin sebebi, bu markanın, Çin’e giren ilk Batılı marka olması ve şu
ana kadar da çok başarılı olması olarak gösteriliyor. Aynı zamanda KFC’nin, “Çin
kültürüne yabancılık” faktörünü bir dezavantaja dönüştürmeden, Çin’e nasıl
adapte olduğunu çözümlemek açısından, bu markanın irdelenmesi gereken baş marka
olduğu da belirtiliyor.
Çin ile ticaret yapmak isteyenlerin merak
ettikleri de zaten bu: KFC bu başarıyı nasıl yakaladı?
Doctoroff KFC’nin başarısını, KFC
mönüsünün, McDonald’s mönülerinden neden çok daha iyi olduğunu sık sık vurgulayama
stratejisine bağlıyor. Aynı zamanda KFC’nin, Beijing Tavuk Dürümü, Altın
Kelebek Karidesi, Aromalı Mantarlı Pirinci ve Yumurtalı Domatesli Çorbasının,
Kovada Kızarmış Tavuklarına kıyasla, KFC popüleritesini garantilemede çok daha
fazla rol oynadığını da belirtmiştir.
Rein ise KFC’nin, Çinlileri, ürünlerinin
Çin’in yerel yemeklerinden daha sağlıklı olduğuna nasıl ikna ettiğine açıklık
getiriyor. Orta sınıf Çinli tüketiciler KFC’nin normalden fazla yağ
kullandığını fakat bunun sağlıklı ve önceden kullanılmış bir yağ olmadığını
bildiklerini söylüyor. Ayrıca Çinlilerin, kendilerini bulacak bir kalp krizini,
ani bir zehirlenme skandalına (2008 yılında, binlerce bebeğin hastalanmasına
neden olan, Çin üretimi süt tozlarının içerisinde bulunan Melamin maddesinin
yarattığı zehirlenme faciasında olduğu gibi) tercih edecekleri de belirtiliyor.
Kısaca Rein, Batı pazarındaki
tüketicilerden farklı olarak Çinlilerin satın almada farklı hesaplamalar
yaptıklarını ve Çin’de sağlıklı yemek satışı için de yeterli derecede mali güç
olduğunu öne sürerek bu durumu irdeliyor.
Bergstrom ise KFC’nin pazarlama
tekniklerini inceleyip Pazar liderlerinin bile bazen hataya düştüklerini
belirtiyor. Yazar, KFC’nin, Çin’de, promosyon kuponlarını kabul etmediğine ve
bu olayın Çinli tüketiciler tarafından online olarak ve vandalizme başvuracak
kadar yoğun protesto edilmesi ne de (Çinli tüketicilerin gücünü göstermek
açısından) yer vermiştir. Ortaya çıkan gerçek ise, Çinli tüketicilerin, yabancı
bir markadan, yerli bir markaya nazaran çok daha fazla şey bekledikleridir.
Çinli tüketiciler oldukça ulusalcıdır fakat
yabancı markaların yerli Çin markalarından her zaman daha güvenli ve kaliteli
olduğunu düşündüklerinden, çoğu zaman daha fazla para verip yabancı markaları
seçerler. Çin’in en büyük spor markalarından biri Li Ning bile piyasada yerli
marka olarak öne çıkmanın zorluklarından bahsediyor.
Markalardan yüksek bir beklenti, yüksek
fiyatları da beraberinde garantiler fakat beklenen kalite ve güven yerine
getirilemediği zaman, çok yüksek seviyede bir memnuniyetsizlik de garantilenmiş
olur. (Promosyon kuponu olayında olduğu gibi)
Bergstrom’un kitabı, genç Çinli
tüketicilerin, kendi yerli markalarını küçümsedikleri zaman, giderek online
mecralarda yabancı markalardan alış veriş yaptıkları konusunda da bir uyarıda
bulunmakta.
2008’de meydana gelen Sichuan depremi
sonrasında, oldukça yüksek kar eden fakat yardım kuruluşlarına yeterli yardımı
yapmadıkları iddia edilen yabancı markaların listesi bir metin mesajı olarak
yayıldı. Pek çok yabancı marka büyük bağışçılar olmasına rağmen, hedef olarak seçilmiş
bazı markalar protestolar ve boykotlarla karşı karşıya kaldılar.
Çin tüketicilerinin, özellikle yeni şeyleri
deneme konusundaki alışveriş oyununda, Batı’lılara göre çok daha yeni ve
istekli olduklarını söylemek mümkün. Fakat yabancı markalar da bu ülkeden
esinlenerek, uygulanabilir projeler tasarlamaktalar. Örneğin, Amerika’nın banyo
tesisat firması Kohler, soğuk Çin banyolarından esinlenerek, küresel olarak
satılan en popüler banyolarından birine ısıtmalı ayak dayanağı ekledi.
Çin’de yıllarca yaşamış ve çalışmış
yazarlardan her biri aynı zamanda, ülkenin pazarlamaya dair geleneksel bakış
açısına bir farklılık getirmişlerdir; çünkü Çin’in fazla nüfusundan dolayı,
mutlaka büyük bir çoğunluğun Batı’nın sattığı ürünleri satın almak isteyeceği
düşünülmüştür.
Doctoroff, bu Çin İmparatorluğu’na dair 10 uydurmacanın
üstüne gitmiş ve onları birer birer çürütmüştür. Bunlardan bazıları:
Komünist Parti, bir halk ayaklanması ile
devrilme eşiğinde değildir,
Çinliler, herhangi bir dönüşüm içine
girerek, Amerikan tarzı bireysellikçiliğe yönelmemekteler (geniş aileler,
kabileler hala çok değerli),
Çinlilerin para ile pek işleri yoktur,
Çin, zaten bir değişim göstermiş gibi
görünmüyor.
Doctoroff, Çin kültürünün temelinin
binlerce yıl boyunca sabit kaldığını ve Çinlilerin yapıtıkları şeyin, bunca
zaman bir kenara koydukları değerleri tekrar keşfetmek olduğunu belirtmiştir.
Yazar, son rötuşu da yaparak, en büyük
uydurmayı da yerle bir ediyor. “Çinli tüketiciler anlaşılmazlar” uydurması.
Aslında 3 yazar da, bu son uydurmanın
farklı yollardan bir kurmaca olduğunu söylüyorlar. 3’ünü de okuyunca Çin
ulusuna ve mekanizmasına dair işe yarar fikirlere sahip olunacağı belirtiliyor.
Rein ve Doctoroff’un kitapları, Çin’in,
Batı’nın üstünlüğünü tehlikeye sokmak için doğru zamanda olup olmadığını
açıklığa kavuşturmayı esas almıştır. (Yazarlar, öyle olmadığını düşünmekteler.)
Bununla birlikte, ülkenin ekonomik
gelişimini ölçmek için jeopolitik anlayış, Rein’in fahişelere dayanarak
geliştirdiği ölçüm sisteminden, çok daha az önemlidir.
“
Yazarın kitabı, çekici bir telekızla
(0900’lü hatlar gibi) başlayıp saçları ağarmış bir cadde kadınıyla sona erer.
Rein, parlak gençlerin, giderek eski mesleklerin dışında arayışlarda olduğu
meslek sektöründe gittikçe artan değişikliklere yönelik “Çinli fahişelerin
çirkinlikleri popülerleşen bir trendin parçasıdır” metaforunu kullanmıştır.
Rein, dünyanın geri kalan kısmının ticaret
anlayışını değiştirecek bir cümle de sarfediyor: 'Çinliler artık, bizim Wal-
Mart’ımızın stoku için yer fıstığı üretiminde bulunmak istemiyorlar; onlar
üreticilikten ziyade tüketici olarak çok daha etkili bir konuma geliyorlar.'
"
No comments:
Post a Comment