Olimpiyat oyunlarının sonuna gelirken, size
“bu sene olimpiyatlar sizce ne renkti?” diye sorsam ne cevap verirsiniz?
Şüphesiz ki, onlarca ülkenin sporcularının
kıyasıya rekabet ettiği oyunlar birbirinden renkli görüntülere şahit oldu. Fakat
bir renk vardı ki, yaydığı enerji ve bütünleştiği sportif adımlarla adeta
olimpiyat ruhunu yansıtıyordu:
Nike
“Volt” ayakkabı serisinin saçtığı fosforlu sarı!
2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın resmi
sponsoru olmamasına rağmen Nike, sporculara giydirdiği fosforlu sarı
ayakkabılarıyla olimpiyat oyunları boyunca adeta “ben buradayım” diye bağırdı. Diğer
yandan markanın, renklerin hafızada yarattığı güçlü çağrışım durumunu ustalıkla
kullanmış olması, “ben buradayım” mesajının sadece olimpiyatlar süresince değil,
hedeflediği gibi olimpiyat oyunları sonrasında da taze kalmasını sağladı.
Nike’ın, fosforlu “Volt” serisiyle
yakaladığı başarı, dünyadaki pazarlama uzmanları tarafından da ödüllendirilmiş
durumda. NBC News habercisi Bill Briggs’in kaleme aldığı makale, Nike’ın bu
başarısına dair çeşitli ağızlardan çıkan yorumları ve başarılı pazarlama
stratejisinin ayrıntılarını ele alıyor. Şimdi bu renkli makaleyi sizinle paylaşmak
istiyorum.
“
Günlerce süren olimpiyat rüzgarı yavaş
yavaş etkisini kaybederken, pazarlama uzmanları, keskin reklam ve akıllı PR
stratejisi, her yerde göze çarpan fosforlu sarı Volt ayakkabılarıyla, Nike’ı
altın madalyayla ödüllendirdiler. Sponsor olmamasına rağmen olimpiyatlarda daima
yüksek bir profil sergilemeyi başaran Nike, 155 milyon dolarlık sponsorluk
bütçesi altına giren Visa, McDonald’s ve Adidas gibi markaları, cesaretli
kampanyasıyla alt etmeyi başarmış gibi görünüyor.
New York’taki bir tasarım firması olan Carbone
Smolan Ajansı’nın kurucu ortaklarından Leslie Smolan, Nike ayakkabıları için;
‘ Ayakkabılar,
olimpiyat oyunlarında gözüme çarpan ilk şey oldu. Nike’ın bu yaklaşımı tek
kelimeyle harikaydı. Bu sayede Nike, ürünüyle ilgili konuşmak yerine ürününü
göstererek, olimpiyat ruhuna ismini entegre edebilmeyi çok iyi bir şekilde
başarmıştır‘ diye belirtiyor.
Associate Press haberine göre Londra
Olimpiyat Oyunları organizatörleri, Nike’a reklam ve pazarlama kapsamında yasal
bir set koymayı düşündüler. Olimpiyatlarla ilişiği olmayan markaların uygunsuz
pazarlama stratejilerine başvurmalarını önlemek için görev başında olan Uluslararası
Olimpik Komitesi de atletlerin, kişisel sponsorları hakkında tweet atmalarını
yasakladı. Fakat denetleyiciler Nike logolu yarışmacıların fosforlu
ayakkabıları ayaklarına geçirmelerinin önüne geçemedi ve nihayetinde şuna
varıldı:
‘Olimpiyatçılar, markanın onlara, giydiklerinde
sahada başarı getireceğini vaat ettikleri her türlü ayakkabıyı giyebilirler.’
New York menşeli bir iletişim ve pazarlama
danışman firması Hanft Projects’in CEO’su Adam Hanft’ın görüşleri ise şöyle:
‘Nike, Olimpik ölçüde bir bütçe ayırmadı
fakat olimpik ölçüde bir marka bilinirliği yaratmak için, göze çarpan ticari kostüm
ve logosunu çok akıllı bir şekilde kombine ederek kullanmayı başardı. Bu,
pazarlamacıları güldüren fakat olimpiyat komitesini çılgına çeviren, gerilla
usülü bir ürün yerleştirme yöntemi.’
Bunlardan yola çıkarak söylemeye gerek bile
yok ki; Nike, başarıyla yürüttüğü ayakkabı kampanyasında kesinlikle kusurlu değildi.
Nike sözcüsü Brian Strong ise, 400’den
fazla sporcunun olimpiyatlarda Nike Volt serisini giydiği ve bu atletlerin
çoğunluğunun hem atletizm hem de boks ve eskrim dallarında yarışmış sporcular
olduğunu belirtti. Aynı zamanda, 10 Ağustos Cuma itibariyle, Volt ayakkabı
giyen 41 sporcunun madalya kazandığı, bunların yüzde 43’ünün ise atletizm
dalında rekabet ettiğini söyledi.
Fakat esas önemli olan nokta, tüm bu süreçte
Nike’ın, ismini dünyaya duyurmak için logosunu ifşa etmeye gerek duymamış
olması. Nike Volt serisi en başından tüketicilerin göz bebeği olmak için
tasarlanmış.
Strong sözlerine şöyle devam ediyor:
‘ İnsanın görme duyusu en fazla sarı ve yeşil
renklerine duyarlıdır. Bu renklerin görme sinyalleri üzerindeki gücü, arka
planla yüksek kontrast oluşturduğu zaman çok daha faydalanılabilir hale
gelmekte. Tıpkı Londra Olimpiyatları’nın kırmızı yoğunluklu arka planında
olduğu gibi. İnsanın görme duyusu, Volt rengine karşı, kırmızıya nazaran çok
daha fazla duyarlılığa sahip.
Nike olarak biz her zaman sporcularımıza,
dünyanın en büyük platformlarında, en iyi tasarımı ve en yenilikçi özellikleri
sunacağız. Volt, güçlü ve dinamik bir renk ve şüphesiz ki bu renk yaz
olimpiyatları boyunca bizim görünür imzamız oldu.’
Nike’ın, bir PR başarısı olarak, oyunların
ilk aşamalarında karşı karşıya geldiği bir olay da, Mısırlı atletlerin,
gerçeklerini alacak güçleri olmadıklarından, sahte Nike ısınma malzemeleri ile çalışmalarının
fark edilmesi. Nike’ın bu duruma verdiği tepki ise, markayı tüketicilerin
gözünde daha yüksek bir seviyeye taşıyacak cinsten. Çünkü Nike, bu sahtecilik
olayından şikayet etmek yerine, Mısırlı atletlere orijinal Nike ısınma takımı
hediye ediyor.
Nike aynı zamanda, olimpiyatların 40. Kuralıyla
da adeta flirt ederek (sponsor olmayan markalara olimpiyatları kullanarak
reklam yapma yasağı koyan kural) çok sayıda olimpiyat sporcusunu kullandığı “Find
Your Greatness” isimli televizyon
reklamıyla da dikkatleri üzerine çekti. Vanderbilt Üniversitesi profesörü
Jennifer Escalas’ın konuya yaklaşımı ise şu şekilde:
‘Nike’ın televizyon reklamı, tüketicilerin,
kendilerinin olimpiyatlara dair sahip olduğu pozitif düşünce ve duyguları ile
yasal sponsorlar arasında kurdukları ilişkiyi etkilemek için oldukça müsait. Bu
reklam kampanyasından ötürü, birçok yasal olimpiyat sponsorunun haklı olarak çok
üzgün olduklarını ben kendim gözlemledim.’
Nike sözcüsü Strong’un ise buna verdiği
yanıt şöyle:
‘ Find Your Greatness reklamı, dahiliğin herkes
tarafından her yerde bulunabilineceğini göstermek için dünyanın çeşitli ülkelerinden
sporcuları Londra çatısı altında birleştiren bir reklamdır. Bizce bu, tüm dünyanın
gözünün Londra’ya odaklandığı bir dönemde çok güçlü bir mesaj.’
Chicago’nun mobil pazarlama ve teknoloji
şirketi Vibes’in kurucularından Alex Campell ‘in ise Nike’ın olimpiyat stratejisine
genel olarak şöyle yorum yapıyor:
‘Bunu çok sevdim; çünkü Nike, bir olimpiyat
sponsoru olmamasına rağmen sponsorlardan biriymiş gibi görünür olmayı başardı.’
“
FIND YOUR GREATNESS REKLAMI
No comments:
Post a Comment