Yeryüzündeki her türlü canlı için “kimlik”
olgusunun ne kadar önemli olduğu tartışılamaz. Bu ister bir çiçek olsun, ister
bir hayvan, isterse bir eşya, hepsinin birer kimliği olduğu ve hafızalarımıza
kimlikleriyle konuşlandıkları bir gerçek.
Diğer yandan kimlik kavramının üzerine binen anlam ve sorumluluk elbette
ki bütün türler için aynı şekilde yorumlanamaz.
Bir çiçeğin kimliğinden onun rengi, kokusu,
yaşam tarzı ve hayattayken etrafındakilere bulunduğu katkı ya da zarar hakkında
bir fikir elde edebilirken, aynı çiçeğin değişen koşullar doğrultusunda
bambaşka bir yaşam tarzını benimsemesini,
kendine yeni hedefler koyarak hayatına devam etmesini bekleyemeyiz. Her
ne kadar, her ortamın çiçeği, koşullarla baş edebilecek farklı özelliklere
sahip olsa da (kaktüs mesela), değişik ortamlarla mücadele etme yetileri onlara,
var olmaya başladıkları andan itibaren zaten bahşedilmiş.
Bu, içgüdüleriyle hareket eden hayvanlarda
da böyle.
Aklıyla düşünebilme yetisine sahip tek tür
olan insanın ise kendisinden ve kendisinden başka her türden sorumlu olduğu
gerçeği, kimlik olgusunun insan üzerinde devasa bir boyutta yorumlanmasına
neden olmakta. Dolayısıyla insanın ürettiği, hakim olduğu, oluşumuna ortam
hazırladığı her şeyin kimliği de aynı öneme sahip duruma geliyor. Tıpkı
markalar gibi.
Oluşumlarının arkasında insan olduğunu
düşündüğümüzde, markaların aslında insanlardan çok da farklı bir yapıya sahip olmadıklarını
söyleyebiliriz. Hatta değişen koşullar doğrultusunda stratejilerini değiştirip kendilerini
daha çok sevdirme yöntemlerine başvurduklarına bakarsak, bir akıla sahip olup
düşünebildiklerini söylemek de mümkün. Bir alt insan ve çok çeşitli istek, ilgi
ve meraka karşılık verebilecek alt kimliklerdir markalar.
Marka ve kimlik üzerine teori ve pratikte
söylenecek çok şey, verilecek çok örnek var kuşkusuz; fakat uzatmadan, yakın
zamanda bir marka kimliği restorasyonu örneği teşkil eden önemli bir markanın
haberine yer vererek, yukarıda yazdıklarımı küçük çapta örneklendirmek
istiyorum.
Marka kimliğinin en önemli öğelerinden biri
olan “logo” unsurunun yine önemli bir marka tarafından değiştirilmesi ve
markaya yeni bir kimlik kazandırılmaya çalışılmasına örnek olan, Los Angeles
Times Gazetesi’nde yer alan Domino’s haberini aşağıda okuyabilirsiniz.
“
Domino’s Pizza ‘geleceğin restoranı’projesini
hayata geçirerek logosunu yeniledi.
Domino’s
Pizza’nın artık, restoran dizaynını destekleyen ve ‘pizza yapma becerisi ve
sanatı’ nı vurgulayan yeni bir logosu var. Şirketin söylediğine göre zincirin ‘geleceğin
restoranı’, yıllardan beri süregelen büyümenin ve bir konsept denemesinin
ürünü. Projenin içine aldığı yeni ‘pizza tiyatrosu’ tasarımı, pizza aşçıların çalışmalarını
alenice gösteren açık mutfak tasarımını benimsiyor.
Bu yenilenmeyle, Domino’s tüketicileri
rahat lobi alanlarında bir araya gelebilecekleri gibi elektronik olarak sipariş
vermek için telefon klübelerini de kullanabilecekler. Ek olarak, restoran
civarındaki tebeşir tahtasına şikâyetlerini ya da olumlu bildirimlerini yazabilecekler,
bunun yanında restoran içerisinde yer alacak büyük ekran televizyonlarla da bir
seyir keyfi yaşayabilecekler. Dominos’tan alıp da Domino’s restoranında oturup
yemeyen tüketiciler için, onların salata, süt, kurabiye, tatlı ya da diğer
yiyeceklere de erişmeleri sağlanacak.
Lider restoran zinciri Domino’s, Amerika’da
şimdiye kadar neredeyse bir düzine konsept restoran inşa etti.
Kuruluş, bu tasarım restorancılığına ek
olarak logosunda da bir değişikliğe giderek, bütünsel olarak kare gözüken logosunu,
eskisiyle oldukça benzeşen yeni dikdörtgen şekline çeviriyor.
Bu basit fakat görsel olarak dikkat çekici
yeni logoyla umut edilen, bir Nike logosu kadar ya da McDonalds’ın altın
yayları kadar fark edilebilir ve bilinir olmak.
Sadece yeni restoranların ve bir tasarım
değişikliğine uğrayan eski restoranların bu yeni logoyu kullanmalarına izin
verileceğinin de belirtilmesi gerekiyor.
Yeni politikalarıyla, zincirin kendisini
pizza pazarı içinde, daha yüksek gelirli bir tüketici grubuna hitap edecek şekilde
farklılaştırmayı amaçladığı söylenebilir. Pizzalar şimdi gurmeler için ürün
içerik bilgisine sahip olmakla beraber, glutensiz dış pizza kabuklarına sahip
olan ve 'artisan pizzas' yani “sanatkar pizzası” olarak adlandırılan yeni bir ürünü
de tüketicilere sunuyor.
Birçok büyük restoran zinciri, büyüyen
tüketici kitlesini tekrar elde etmek ve yoğun rekabet ortamında ticari
potansiyellerini korumak için, piyasadaki durgunluk döneminden itibaren kendi
içlerinde yenilenmelere gitmekte. Buna örnek olarak, Burger King’in, yeni
ürünlerinin reklamını yapmak için David Beckham gibi ünlüleri kullanması, Chuck E. Cheese’in sakin maskotlarını bir rock
stara dönüştürmesi verilebilir.
“
No comments:
Post a Comment