Wednesday 15 August 2012

DOMİNOS'UN LOGO DEĞİŞİKLİĞİ





Yeryüzündeki her türlü canlı için “kimlik” olgusunun ne kadar önemli olduğu tartışılamaz. Bu ister bir çiçek olsun, ister bir hayvan, isterse bir eşya, hepsinin birer kimliği olduğu ve hafızalarımıza kimlikleriyle konuşlandıkları bir gerçek.  Diğer yandan kimlik kavramının üzerine binen anlam ve sorumluluk elbette ki bütün türler için aynı şekilde yorumlanamaz.

Bir çiçeğin kimliğinden onun rengi, kokusu, yaşam tarzı ve hayattayken etrafındakilere bulunduğu katkı ya da zarar hakkında bir fikir elde edebilirken, aynı çiçeğin değişen koşullar doğrultusunda bambaşka bir yaşam tarzını benimsemesini,  kendine yeni hedefler koyarak hayatına devam etmesini bekleyemeyiz. Her ne kadar, her ortamın çiçeği, koşullarla baş edebilecek farklı özelliklere sahip olsa da (kaktüs mesela), değişik ortamlarla mücadele etme yetileri onlara, var olmaya başladıkları andan itibaren zaten bahşedilmiş.

Bu, içgüdüleriyle hareket eden hayvanlarda da böyle.
Aklıyla düşünebilme yetisine sahip tek tür olan insanın ise kendisinden ve kendisinden başka her türden sorumlu olduğu gerçeği, kimlik olgusunun insan üzerinde devasa bir boyutta yorumlanmasına neden olmakta. Dolayısıyla insanın ürettiği, hakim olduğu, oluşumuna ortam hazırladığı her şeyin kimliği de aynı öneme sahip duruma geliyor. Tıpkı markalar gibi.

Oluşumlarının arkasında insan olduğunu düşündüğümüzde, markaların aslında insanlardan çok da farklı bir yapıya sahip olmadıklarını söyleyebiliriz. Hatta değişen koşullar doğrultusunda stratejilerini değiştirip kendilerini daha çok sevdirme yöntemlerine başvurduklarına bakarsak, bir akıla sahip olup düşünebildiklerini söylemek de mümkün. Bir alt insan ve çok çeşitli istek, ilgi ve meraka karşılık verebilecek alt kimliklerdir markalar.

Marka ve kimlik üzerine teori ve pratikte söylenecek çok şey, verilecek çok örnek var kuşkusuz; fakat uzatmadan, yakın zamanda bir marka kimliği restorasyonu örneği teşkil eden önemli bir markanın haberine yer vererek, yukarıda yazdıklarımı küçük çapta örneklendirmek istiyorum.

Marka kimliğinin en önemli öğelerinden biri olan “logo” unsurunun yine önemli bir marka tarafından değiştirilmesi ve markaya yeni bir kimlik kazandırılmaya çalışılmasına örnek olan, Los Angeles Times Gazetesi’nde yer alan Domino’s haberini aşağıda okuyabilirsiniz.

Domino’s Pizza ‘geleceğin restoranı’projesini hayata geçirerek logosunu yeniledi.
 Domino’s Pizza’nın artık, restoran dizaynını destekleyen ve ‘pizza yapma becerisi ve sanatı’ nı vurgulayan yeni bir logosu var. Şirketin söylediğine göre zincirin ‘geleceğin restoranı’, yıllardan beri süregelen büyümenin ve bir konsept denemesinin ürünü. Projenin içine aldığı yeni ‘pizza tiyatrosu’ tasarımı, pizza aşçıların çalışmalarını alenice gösteren açık mutfak tasarımını benimsiyor.

Bu yenilenmeyle, Domino’s tüketicileri rahat lobi alanlarında bir araya gelebilecekleri gibi elektronik olarak sipariş vermek için telefon klübelerini de kullanabilecekler. Ek olarak, restoran civarındaki tebeşir tahtasına şikâyetlerini ya da olumlu bildirimlerini yazabilecekler, bunun yanında restoran içerisinde yer alacak büyük ekran televizyonlarla da bir seyir keyfi yaşayabilecekler. Dominos’tan alıp da Domino’s restoranında oturup yemeyen tüketiciler için, onların salata, süt, kurabiye, tatlı ya da diğer yiyeceklere de erişmeleri sağlanacak.

Lider restoran zinciri Domino’s, Amerika’da şimdiye kadar neredeyse bir düzine konsept restoran inşa etti.
Kuruluş, bu tasarım restorancılığına ek olarak logosunda da bir değişikliğe giderek, bütünsel olarak kare gözüken logosunu, eskisiyle oldukça benzeşen yeni dikdörtgen şekline çeviriyor.

Bu basit fakat görsel olarak dikkat çekici yeni logoyla umut edilen, bir Nike logosu kadar ya da McDonalds’ın altın yayları kadar fark edilebilir ve bilinir olmak.
Sadece yeni restoranların ve bir tasarım değişikliğine uğrayan eski restoranların bu yeni logoyu kullanmalarına izin verileceğinin de belirtilmesi gerekiyor.
Yeni politikalarıyla, zincirin kendisini pizza pazarı içinde, daha yüksek gelirli bir tüketici grubuna hitap edecek şekilde farklılaştırmayı amaçladığı söylenebilir. Pizzalar şimdi gurmeler için ürün içerik bilgisine sahip olmakla beraber, glutensiz dış pizza kabuklarına sahip olan ve 'artisan pizzas' yani “sanatkar pizzası” olarak adlandırılan yeni bir ürünü de tüketicilere sunuyor.

Birçok büyük restoran zinciri, büyüyen tüketici kitlesini tekrar elde etmek ve yoğun rekabet ortamında ticari potansiyellerini korumak için, piyasadaki durgunluk döneminden itibaren kendi içlerinde yenilenmelere gitmekte. Buna örnek olarak, Burger King’in, yeni ürünlerinin reklamını yapmak için David Beckham gibi ünlüleri kullanması,  Chuck E. Cheese’in sakin maskotlarını bir rock stara dönüştürmesi verilebilir.


No comments:

Post a Comment